25 Haziran 2009 Perşembe

Yerel Basın ve Yerel Seçimler-1

29 Mart seçimlerine sayılı günler kaldı. Her geçen gün seçim heyecanı artıyor.
Seçim büroları birbir açılmaya başlandı.
Adaylar koşuyor, koşturuyor…
Vaadlerini sıralıyorlar.

Televizyon ekranlarında ve gazete sütunlarında sıksık görüyoruz kendilerini.

Elbette basın halkın haber alma özgürlüğünün temsilcisidir ve her evin her akşam sürekli konuğudur. Halk doğruyu, iyiyi gazetelerden okuyarak televizyonlardan izleyerek öğrenir. Normal olan ve olması gereken budur.

Fakat (Türkiye’nin her bölgesinde böylemidir bilmiyorum ama) Mersinde işler böyle yürümüyor.

Gazeteci olmasam bile camianın içindeki bir kalem olarak yerel basın adına özeleştiri yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Gazete ve Televizyonların seçim stratejisinin sorgulanması gerektiğine inanıyorum.

Belki bana kızacak arkadaşlarım ama bana göre seçim dönemlerinde yerel basındaki strateji şu: Hangi gazeteye daha çok para verilmişse o gazete o seçime giren siyasiyi sürekli haber yapıyor.

Eğer gazeteye televizyona para verilmemişse, reklam anlaşması yapılmamışsa ağzı ile kuş tutsa haber yapılmıyor. (Bazı gazete ve televizyonları ayrı tuttuğumu belirtmek isterim.)

Elbette özellikle yerel basının paraya ihtiyacı olduğu ve en büyük geçim kaynağının seçim dönemleri olduğunu biliyorum.

Fakat, haberciliği reklamcılıkla karıştırmamak gerektiğine inanıyorum.

Hangi gazete hangi siyasiden reklam anlaşması yapmışsa bunu elbette en iyisini yapmak durumunda. Belki sabaha kadar, günlerce reklamını yapabilir, yapmalı.

Fakat eğer bir siyasetçi seçim döneminmde bir kanalla veya gazete ile reklam anlaşması yapmamışsa asla ve kesinlikle görmezden geliniyor.

Veya aynaya başka bir açıdan da bakalım. Bir siyasetçi X gazetesiyle reklam anlaşması yaptıysa Z gazetesi o siyasetçiye küsüyor. Ağzı ile kuş tutsa inanılmaz güzel projeler hazırlasa kimsenin umurunda olmuyor.

Buna bir gazetenin ve gazetecinin hakkı olmadığını düşünüyorum.

Kim olursa olsun, seçime giren bir siyasetçi bir kahve toplantısı, bir mahalle toplantısı, oda ve dernek ziyareti yapıyorsa bu bir seçim çalışmasıdır ve halkın bunu bilmeye hakkı vardır ve bunu gazetenin görmezden gelmeye hakkı yoktur. Çünkü ziyaret yapan siyasetçi de olsa ziyaret yapılan dernek ve oda adıyla halkın kendisidir ve ziyareti ve ziyarette konuşulanların üyeleri tarafından bilinmesini ister.

İstiyorsan iki sütün verirsin istiyorsan iki satır…
Herşeye rağmen bu bir haberdir.

Gazeteler siyasetçilerin değil, halkın gazetesi olmayı başarmalı ve elma ile armutu birbirine karıştırmaması gerekmektedir.
Objektifliği kaybetmemek gerekmektedir.

Aynaya tersten bakmaya devam edersek…
Ben sosyal demokrat bir düşüncedeki yurttaşlardan birisiyim.

Düşüncelerini ve icraatlarını beğenmediğim bir siytasetçi sırf X gazetesiyle anlaşma yaptı diye X gazetesine boykot mu uygulamalıyım?

İnsan sorar : Seçimler 5 yılda bir yapılıyor. Geri kalan 4 yılda kimi haber yapacaksınız? Gazetenizi kime satacaksınız? İnternet sitenize kim girecek? Televizyonunuzu kim izleyecek? Gazetenize TV’nize kim reklam verecek?

Hani hep söylenir ya, “Mersinde büyük bir yerel basın sorunu var, gazeteler satmıyor” denir.
Belki de bu yüzden satmıyordur.
Ne dersiniz?

(Devamı Sonraki yazıda…)

Hiç yorum yok: