25 Haziran 2009 Perşembe

Sağlık turizminde tren kalkıyor

Mersin RIS Projesi neticesinde turizm kenti olma yolunda hedef belirledi.
Bundan sonra bir takım gelişmeler oldu. Mersinde bazı bölgeler turizm bölgesi ilan edildi.

Sahil bandına büyük otellerin inşaatları başlandı.
Öyle ya da böyle turizm Mersinin gelişmesi için en doğal kanal.
Fakat turizm sadece deniz turizminden oluşmuyor. Yayla turizmi, tarihi eser turizmi, av turizmi, inanç turizmi, fuar ve kongre turizmi…
Çok fazla turizm olanağı bulunuyor.
. . .
Mersin için sadece deniz turizmini düşünmek büyük hata olur.
Bu anlamda sağlık turizmi için bazı zamanlarda yazılar yazmıştık.
Hatta Mersinin hastane ihtiyacı göz önüne alındığında bu turizmin kent halkı içinde büyük rahatlık yaratacağına inanıyorduk.

Fakat yıllardır neredeyse hiçbir gelişmenin yaşanmaması biraz olsun karamsarlığa düşmeme yol açıyor.
. . .
Son dönemde kentimizde sadece Osmaniye merkezli Özel Toros Hastanesi açıldı.
İstanbul merkezli Medicalpark hastanesi internet sitesinde Mersin Hastanesi için hala “planlama aşamasında” yazıyor. Yapımı devam eden bir diş hastanesi bulunuyor, ayrıca bir tane özel diş polikliniği açıldı.
. . .
Mersindeki mevcut hastanelerin durumu içler acısı. Kente yetmiyor ve hepsi eski hastaneler. AKP il Başkanı kente üç hastane yapılacağı duyumunu almış ve seçim yatırımı gibi açıklamıştı. Bu hastanelerden hiçbir ses yok. Üstelik ilçe hastaneleri zaten yapılmalı.
. . .
Toroslar Belediye Başkanı Sayın Hamit Tuna hastane yapana bedava arsa diye ilan etmişti. Sonuç bildiğim kadarıyla elde edilemedi. Çünkü Toroslarda kurulan her hangi bir özel hastane yok.
. . .
Buradan seslenmiştik. Çünkü bu satırların yazarı bir yurttaş bunu olarak yapıyor.
Peki, ne yapıyorum? İnternet siteleri aracılığı ile Mersini tanıtan yazılar ve hastane, otel vb. büyük firmalara Mersine yatırım daveti yolluyorum. Ancak ben sadece bir yurttaşım.

Belediye başkanları ilan etmek yerine büyük hastanelere ekip gönderip kente davet etse ve açıklandığı gibi arsa kolaylığı sağlansa bugüne kadar kentimiz zaten en az üç-dört hastane kazanmıştı.
. . .
Neyse… Konuyu fazla dağıtmadan tespitimizi belirtelim.
Sağlık turizminde tren kaçıyor. Bu tren kaçtıktan sonra yakalamak mümkün değil.
Komşumuz Adana bölgenin sağlık üssü olma yolunda ilerliyor.
Neredeyse her gün yeni bir hastane açılıyor.
. . .
Düşünsenize…
Kentinizde büyük hastaneler açılmış.
Bu kente yeni doktorlar ve sağlık çalışanları gelecek.
Farklı sektörler doğacak. İşsizliğe çare olunacak.
Konut sektörü ve ticaret gelişecek.
Gayrimenkul değerlenecek.
Hastane çevresine bakkal, manav, eczane, hediyelik eşya vb. birçok iş yeri açılacak.
Mersin dışından birçok insan kentinize gelecek.
Alışveriş merkezleri, çay bahçeleri, mağazalar, esnaf kazanacak.
Hatta çiftçi kazanacak.

Mersinlilerin doktor tercihi artacak ve sağlık kalitesi yükselecek.
Sağlık ve tedavi için başka kentlere gitmeyecekler.
Hastaneye gelen ziyaretçilerin konaklayacağı otel ihtiyacı doğacak
Oteller yapılacak.
Kente para girecek.
Her şey bir yana kent büyüyecek.
Bu hastaneler kendi reklamını yaparlarken Mersinin reklamını yapacaklar.
. . .
Kısacası sadece hastane değil yapılacak olan. Fakat kent yönetiminde tık yok.
Bu bir öngörü meselesidir.
. . .
Umarım trenin son vagonunda yer bulabiliriz. Sonuçta en azından Arap turistleri sağlık turizmi için kentimize çekebilsek yetineceğiz.
. . .
İktidar partisi milletvekillerinin bu kent için konuşmaktan daha fazla şey yapmalarını beklemekten ve sağlık turizminin getirilerini fark etmelerini beklemekten başka şansımız kalmadı sanırım. Elbette Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçe belediye başkanlarına da önemli görevler düşüyor. Bu görev geleceği kurtarabilecek özel ve önemli bir görevdir.
. . .
Son tren kaçmasın yeter!

Hiç yorum yok: