25 Haziran 2009 Perşembe

Mersinli okuyor mu?

İMECE’DEN Seyrani Soluğan yine güzel bir gazetecilik örneği vererek “neden gazete okunmuyor?” Sorusunun cevabını bulmaya çalışıyor.
Aslında uzun zamandır benzer bir konuyu kaleme almayı düşünüyordum.
Kafamdaki konu ile birleştirerek toparlamaya çalışayım.

Belki Seyrani Soluğan’ın araştırma ve röportajlarına da bu şekilde bir katkım olur.
Bana kalırsa soruyu geniş tutarak tekrar sormakta fayda var.
Bana göre soru şu: Bu kadar internet sitesi, yerel gazetesi ve yazar kadrosu olan 2 Milyonluk Mersinde. Aydınlar ve yazarlar okuyorlar mı?
Soru bana bu şekilde sorulursa cevabım kesinlikle şu olacaktır.

Hayır!

Bunu internet ortamında tespit etmek hiçte zor değil.
Neredeyse her internet sitesinde yazının altında okunma oranını gösteren sayı bulunuyor.

Hangi yazar olursa olsun bu sayı yazıya göre değişen istisnaları bir kenara bırakırsak 20-50 arası değişiyor.
Oysa yukarda da değindiğim gibi Mersinde yayın yapan internet sitesi, yerel gazete vb. iletişim aygıt ve basın kuruluşlarında görev alan yazar sayısı yüzlerle ifade edilebilir.

Yani?

Yani A gazetesinin yazarı B gazetesini okumuyor.
Veya C internet sitesindeki yazar, D sitesindeki yazarı…
Bunun ne gibi nedeni olabilir açıkçası bilmiyorum ama bana kendisini en iyi yazar görenlerin yaptığı kıskançlık gibi geliyor. Okursa rakibinin okunma oranı yüksele bilir!

Kendi yazısından başka yazıları okuma alışkanlığı bile olmayan yazarlar mevcut maalesef.

Ayrıca başka yazıları okumadan yazan bu insanlar kendilerini geliştirmek bir yana yeni fikirlere tamamen kapalılar.

Eğer kendilerini geliştirme gibi bir dertleri olsaydı…
Yıllardır yazdıkları yazılarındaki imla hatalarının farkına varırlar ve düzeltirlerdi.

Adamlar yıllardır neredeyse her gün köşe tutuyor fakat noktanın, üç noktanın, noktalı virgülün nasıl kullanıldığını bilmiyorlar veya dikkat etmiyorlar.

Kimisinde ise kendi imla hatalarını düzeltmek yerine Yılmaz Özdil özentiliği başladı.
Sanıyorlar ki en iyi yazan kendisi…
Sanıyorlar ki şiir gibi yazıyorlar!

Tuhaf bir durum ama bu Mersinde yayın yapan internet sitelerinin ve bayilerde bulunan İmece gibi bazı gazeteler hariç yerel gazetelerin neredeyse genelinde söz konusu.

İmece bu konuda önemli bir yol almış durumda…
Kısacası Mersinliden önce Mersinli aydın okumuyor.
Bu tespiti baştan yapalım.

Şimdi ise Seyrani Soluğan’ın sorusuna bir cevap arayalım…
Neydi Soluğan’ın temel sorusu: “Mersinli neden okumuyor?”
—Mersinli tüm Türkiye gibi internetin kolaylığını ve haber hızını fark etti.
—Mersinli her bayide bulunmayan ve sayısı yüzleri bulan yerel gazeteleri tanımıyor ve bilmiyor. Tanımadığı gazeteyi elbette okuyamıyor. Ulusal gazeteleri internetten takip etmeyi tercih ediyor.

—Mersinli bizzat ulusal gazete patronlarının ve yöneticilerin bir dönem hastalık haline gelmiş olan “gazete sadece kupon için alınır” türü saçma bir duygunun esiri oldular. Ve kupon vermeyen gazeteyi almadılar. Bu alışkanlık etti.
—Mersinli liboşların, cemaatçilerin, ikinci cumhuriyetçilerin ve Amerikan gizli sempatizanlarının dayatmaları ve propagandalarından bıktılar. Çünkü Mersinliler cumhuriyete bağlı laik bir yapının unsurlarıdırlar.
—Yıllardır okudukları yazarların ve gazetelerin aslında ceplerini düşünen ve temel ilkelerden bile taviz veren kişiler olduklarını gördüler.

Bu söylediklerim (yeterince) okumama nedenleri arasında ilk sıralarda gelen seçenekler bana göre.

Ama girişte de değindiğim gibi Mersinli yazarlar okudukları zaman bu ister istemez Mersinli diğer okuyuculara da en azından internet ortamında yansıyacaktır.
Bu bir iddiadır.

Hiç yorum yok: